&npsb &npsb &npsb &npsb &npsb &npsb

LİNKLER

[Yahoo!] [AutoDesk] [Kinetix] [Archive] [Araf] [MY MARKS] [Hayalet Gemi] [Altzine] [Kırmızı] [Kaos] [Kurbağa'nın Yeri] [Martyrs.net]

DIONYSUS yayın hayatına Ekim'98 tarihinde başladı, itiş kakış bugüne kadar geldi iki server değiştirdi. Sayı:2

"Yenilgi, yenilgim, başkaldırım ve de benim kendimle tanışmam! Sayendedir ki, hala ben ayağı yere basan ve solmuş defneler peşinde koşmayan bir genç olduğumun bilincindeyim. Yenilgi, yenilgim, benim ölmez cesaretim. Sen ve ben fırtınada birlikte güleceğiz; ve biz ikimiz, derin mezarlar kazacağız içimizde ölmekte olanlara; Ve tutunacağız, tüm gücümüzle güneşin karşısında; Ve tehlikeli olacağız."
HALİL CİBRAN


Evet şimdi gelelim dergimizin içeriğine, sıralamaya göre; Çalıntı bölümü; Özdemir İnce ile başlayan sonra Sibel Adalı'nın hazırladığı sayfaya geçen bir link, Oldukça kapsamlı hazırlanmış bir sayfa bu, Sibel Adalı'yı alkışlıyorum her kim ise, İkincisi yani Anfy Java bölümü; beş bölümlü bir sayfa her sayfasına bir java gereksizliği koyduğum için biraz yavaş ama sürekli ek yapılan bir bölüm. İçeriği ise şöyle 2001 A Space Odyssey sinema ve bilimkurgu tarihi içinde Solaris'ten sonra en iyi örnek Arthur C.Clark'ın 2001romanı hakkında yazılar, Walter Benjamin için küçük bir saygı köşesi, Anadolu'da tiyatro merkezleri boyumdan büyük işlere kalkışmanın cezası yaz çiz bitmez bölüm, Son yemek, Son müjde, İncil'in bulabildiğim tek türkçe tercümesini içeren bir link ve düşünceler, Şimdi ne olacak? bölümü ise hayatın anlamını artık sır olmaktan çıkarıp herkeze anlatacağım bir esrarengiz sayfa. Bilim Teknik bölümü; bilim konusunda 50 seçme siteden oluşan bir kolleksiyon hakkında söyleyebileceğim tek şey çıkartana kadar göbeğim çatladığı olabilir ancak! sabahlamaktan korkmayanlar, dallanıp budaklanan sitelerden hoşlanan sufçülere. Şizofrengi bölümü; en keyif aldığım sayfa bu kafa karıştırıcı, sıkıntı verici felsefi metinlere hala ve inatla ilgi duyan eski çağ adamları ve kadınları için, insan olmanın bir farklılık olduğunu "düşünen" arkadaşlar kaldıysa buyursunlar. Flash bölümü için planlarım suya düştü sanırım, registerli bir flash programım olursa bende bir güzellik yapıcam elbet şimdilik hoşuma giden flashla hazırlanmış bazı sitelere linkler ve sayfalarımda kullandığım java scriptler mevcut. Komik şeyler bölümü; no comment.
"Ya bu Dionysos kimdi?" diye soranlar için bir sayfa hazırladım ve anlatmaktan kurtuldum derken yeni bir bela sardım başıma Dionysos kimdir? derken sayfayı genişletip mitos, efsane bilimum hikayeleri bileğimdeki ağrılar bitince ve bir scaner alınca burada anlatıcam, ah nerde o eski tanrılar diye ağlaşıcaz beraberce ;)


Yüreğimden çıktım yola
Gül de geldi, zakkum da,
Peşimiz sıra acı,
Beni, gülü, zakkumu
Yolboyu kanata kanata.
Az gittik, uz gittik;
Geldik bir başka yüreğin
nasırlı kıyılarına.
Ben, gül ve zakkum
Peşimizdeki arsız acıyla.
Zakkum acıdı için için,
Gül kendini yele verdi
Savruldu havaya.
Ben bir boşluğa düştüm;
Düşerim, düşerim hala.
Ve acı kalakaldı ortada;
Nasırlı bir yüreğin
Duyarsız kıyılarında.
Yalnız yapayalnız;
Yandı bitti, kül oldu ...
Biliyorum bu şiirden
Pek bir şey anlamadınız;
Kimse ermedi muradına.
Ben, gül ve zakkum
Hesaplaştık acıyla.
On boynuzlu, yedi başlı bir canavarın denizden çıktığını gördüm. Boynuzlarının üzerinde on taç vardı ve başlarının üzerinde küfür niteliğinde adlar yazılıydı. Gördüğüm canavar, parsa benziyordu. Ayakları ayı ayağı, ağzı ise aslan ağzı gibiydi. Ejderha canavara, kendi gücü ve tahtıyla birlikte büyük yetki verdi. Canavarın başlarından biri, ölümcül bir yara almışa benziyordu. Ne var ki, bu ölümcül yara iyileşmişti. Bütün dünya, şaşkınlık içinde canavarın peşinden gitti. İnsanlar, canavara yetki veren ejderhaya taptılar. «Canavar gibisi var mı? Onunla kim savaşabilir?» diyerek canavara da taptılar. Canavara, kurumlu sözler söyleyen ve küfürler savuran bir ağız ve kırk iki ay süreyle kullanabileceği bir yetki verildi. Tanrı'ya sövmek, O'nun adına ve konutuna, yani gökte yaşayanlara sövmek için ağzını açtı. Kutsallara karşı savaş açıp onları yenmesine izin verildi. Canavar, her oymak, her halk, her dil ve her ulus üzerindeyetkili kılındı. Yeryüzünde yaşayan ve dünya kurulalıdan beri boğazlanmış Kuzu'nun yaşam kitabında adı yazılmamış olan her insan ona tapacak. Kulağı olan işitsin! Tutsaklığa gidecek olan, tutsaklığa gidecek. Kılıçla öldürülecek olan, kılıçla öldürülecek. Bu durum, kutsalların sabrını ve imanını gerektirir. Bundan sonra başka bir canavar gördüm. Yerden çıkan bu canavarın kuzu gibi iki boynuzu vardı, ama ejderha gibi ses çıkarıyordu. Birinci canavarın bütün yetkisini onun adına kullanıyor, yeryüzünü ve orada yaşayanları ölümcül yarası iyileşmiş olan birinci canavara tapmaya zorluyordu. İnsanların gözü önünde, gökten yeryüzüne ateş yağdıracak kadar büyük mucizeler yapıyordu. Birinci canavarın adına yapmasına izin verilen mucizeler sayesinde, yeryüzünde yaşayanları saptırdı. Onlara, kılıçla yaralanmış, ama sağ kalmış olan canavarın onuruna bir put tapmalarını buyurdu. Kendisine, canavarın putuna yaşam soluğu vererek onu konuşturmak ve ona tapmayanların hepsini öldürtmek üzere güç verildi. Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eli ya da alnı üzerine bir işaret vurduruyordu. Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşıyanların dışında hiç kimse ne bir şey satın alabiliyor, ne de satabiliyordu. Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı bir insanı simgeler. Onun sayısı altı yüz altmış altıdır.

Söyleyeceklerim bittiğinde, anlıyorum ki, söylediklerimin "hiçbiri sonuncu değil".